20090612

tütüyor

her insan hayatında bir kez sigara içmiştir. içmeyen varsa içmemesi için bir neden göremiyorum. içip sevmeyen varsa sorunludur. içip bırakan varsa saygımız sonsuz.
ilk sigaramı lise sonda caddebostan sahilde içtim. djarum black'ti, hatırlıyorum. okulda kullanmazdım ama. arada bir yakardım. bu arada bir yakmalar hızını arttırarak üniversiteye kadar sürdü ki bu 2 yıllık bir zaman aralığı oluyor. üniversitede zaten başımız boş, yurtta takılıyoruz, baktım arkadaşta sigara var, ver dedim. ben bu çocuğa takriben bütün yıl boyunca sigara ver dedim, hep verdi lan. ikinci sınıfta kendi paketimi taşımaya başlamıştım. winston büyük ihtimal tam emin değilim. bu sefer ben arkadaşa geri ödeme yapıyorum. sigara istiyor 5 dal uzatıyorum falan. sırf iç rahatlatmak için. ama sigara içtiğimi çok az kişi biliyor. evdekiler bilmiyor. klasik anne modeline ve annesini&ablasını sigarayla ilintili rahatsızlıklara kaybetmiş bir babaya sahip olduğum için, kötü abi modeli olmamak için saklıyorum. işin komiği yurt arkadaşlarımda bilmiyor. bir gün odada bastılar öğrendiler. üçüncü sene hıncahınç geçiyor. ortalama illetiyle uğraşmaktan artık sigara içmek gerek şart hissedilen birşey. arasıra içmeyi bırakıyorum, bir ay gibi aralar veriyorum bir dal bile yakmadan, canım sıkılıyor tekrar başlıyorum. dört dediğimiz zaman yeni tatlar peşindeyim. importçuların yeri kaçmıyor benden artık, birkaç dayıyla tanıdık kıvamına geliyoruz. sigara kahvaltı oluyor benim için. kola sigara besin çizelgemi oluşturuyor. yurt görevlisinden bile azar yer oluyorum kahvaltı öncesi sigaralar yüzünden. ama öyle bir zevk yok lan dünyada. bulanık kafayla sigara içip baş dönmesiyle 5 dakiak daha uzanmak. mis. düzenli olarak içtiğim sigara captain black oluyor. ara sıra cila niyetine üzerine djarum atıyorum. puroyla tanışıyorum leziz. içimi kolay ama sert şeylerin de olduğunu anlayınca c.black beni öldürüyor lan diyip bırakıyorum. winston bozuyor bu arada sigarasız kalıyorum. her gün başka paket deneme süreçleri. marlboro short ile yola devam. arada yurtta çocuklarla maç yapıyoruz kesiliyorum. her seferinde sigarayı bırakıyorum diyorum, maçtan dönerken terli terli bir tane daha yak. nefesim açılsın diye koşuya başlıyorum, koşudan önce 2 koşudan sonra 2 sigara. marlboro lights a geçiyorum bir ağırlık çökünce ama final haftası tekrar normaline upgrade oluyorum. rocket 40 ve dunhill sokuşturuyorum molalarda (rocket aç karnına ve uykusuzken safra kusturdu hoş değil).
ailem şüpheleniyor hep kapalı mekanlardasın üstün sigara kokuyor vesaire. sigara içilen elle annenin burnundan makas alıyorum işler iyice sarıyor. birgün anne kasıtlı/kasıtsız beni otobüs biniş noktamda elimde sigara görüyor (yolculuktan önce ve sonra şart). ama gördüğünden emin değilim çünkü elimden izmariti atıp yanına gidiyorum renk vermiyor. kardeşim geliyor odama ' abieağ benden duymuş olma ama annemle babam sigara içtiğini biliyor'. diyorum tamam sıçtık kurtulamayız dillerinden. VE İŞİN GARİBİ ARKADAŞLAR; alakaları bile olmuyor. anne gayet sakin bak para veriyorum sana ama buna (elini içki içer gibi ağzına götürüyor) ve buna (elini bu sefer de sigara içer gibi ağzına götürüyor) harcama. zaten hergün bir evden çıkıp turlarım anlasınlar artık. kaç sene oldu. her suçlu yakalanmak ister.
sigaranın zararları olduğu aşikar. zaman zaman safra kustum, zaman zaman soluğum kesildi. ama biz yararlarına da bakalım. zevk bir kere. hangi zevk masumdur ki? sigara muhabbetinden tanıştığım insanların ise haddi hesabı yok (büyük kısmını sakarya minibüsçüleri ve otobüs firmasının sürücüleri oluştursa da). kadıköy ve sakaryadaki çoğu importçuyu öğrendim ki bu aslında yarar sayılmaz ehhe. avrupa yakasındakiler biraz ürkek.

1 comment:

ttku said...

işin komiği yurt arkadaşlarımda bilmiyor. da.