20090317

he geleceğin mi?

sizinkini bilmem. ama kendi hayatımı rahatlıkla iki sezona ayırabilirim. hasat ve nadas koyuyorum adlarını. üretkenlik ve bunalım olarak ikibindokuza çevirebiliriz. hasat bölümünde durmaksızın birşeylerle uğraşır, kötü de olsa üretir, yeni insanlarla tanışır, hayatıma expansion pack yüklerim.
nadas zamanında ise lost izler, wow oynar, gelişmeleri uzaktan takip eder, kayıtsızlığımı korurum. bir nevi kış uykusu. korkutucu kısım ise oranlara baktığımızda ortaya çıkıyor. yaşadığım her 1 aylık hasat için 11 aylık nadas var. bunda okulumun insandaki mutluluğu alıp götürmesinin payı büyük. ama aponun dediği gibi; yaşlandığımızda, beyaz sakallarımızla hala aynı barlarda sürterken okul zamanlarını özleyeceğiz. bar derken... hayatımda yapmadığım şey, yapıp çok içmeye başladım. nedeni nadas. istanbulda her gün içiyorum. hatta içemediğim kadar içmeye başladım. mutlu sarhoş bile oldum. ama bu sefer de gülün dediği gibi; genç bok yolu bu yol, ayrıl bu yoldan. ya da erenden bir quote; içmek kafa dağıtıyor ama çürümesi inkar edilemez. çürüme derken... veba gibi yayılan bir corruption var arkadaş grubumuzda. beklenmedik hareketler kanımızı donduruyor. sarhoş olmadığımız zamanlarda bu konu üzerinde kafa yoruyoruz ama içinden çıkamıyoruz. istanbulda olsam her gün bu corrupton'ı temizlerdim yerel seçimle.
kalem aldım renkli. sonunda. bir sürü de para gitti. nadas döneminden hasat dönemine geçerken yardımcı olsun diye, heves. her sene yeni defter almak gibi, oysa defter tutmam ben, tutulmuşu var. spastik defterime spastik çizimlerim var, ağzına kadar dolsun gösteririm.
bahar da geliyor hem. herkese manitalı baharlar diliyorum şimdiden. ama yazlar diyemiyorum. manita bir otobüstür, baharda binmesini bilmeli, bahar sonuna gelmeden inmesini bilmeli. olmadı.

No comments: