20080609

laptop dizüstüyse, lapdance?

gazetenin verdiği şu bilgisayarımsıdan, sırf eğlencesi bir tane alıp, kupon biriktirirken nostalji yapmak, bu teknoloji harikası plastik aletle starbaksa gitmek ve tüm ciddiyetimle kahvemi yudumlarken çalışmalarıma devam etmek istiyorum. bende böyle derin ve kesin hisler uyandırdı kendisi. eskiden böyle miydi? değildi. 12-13 sene önce (bahsedilen geçmiş zaman aralığının büyümesinin insanda yarattığı yaşlandık lan hissi) yine gazete vasıtasıyla bir adet brother laptop almıştım. ekranı renk skalası olarak nokya 3310'dan farksızdı. hard diski yoktu, onun yerine sihirli hafıza pili vardı. bu pil bittiği ve yenisini aramaya üşendiğim için aleti kapatınca bütün bilgiler silinirdi. zaten bilgi falan da kaydetmezdim, en fazla word benzeri programını kullanırdım. yazıları da beraberinde gelen yegane diskete kaydederdim. yaaa, yaa... sonra, sene '98, ki ben hala o senedeyim, mesela 98'de çekilmiş bir film yeniymiş etkisi uyandırır bende, sonra bir hesaplarım üzerinden geçen zamanı şaşırırım. bilgisayara upgrade oluyoruz, masamın üzerinde bir adet ibm pc. o zaman için özellikleri iyi gibi ama iş bilgisayarı, ekran kartı vasat. oyunlar da 3d diye çıldırmış, hepsi 3d destekli hızlandırıcılı kartlar istiyor, şımarmışlar ve iğrenç grafikleri var. çılgınlar gibi bilgisayar oynuyorum, hayatımın bir dönemi öyle geçiyor. henüz internetim yok ama internetle tanışığım ve arzuluyorum kendisini. hard diski 2.1gb, ram 32 idi sanırım, şaka gibi. sonra eskidi bu baya, ben de müzik setine dönüştürdüm. şu an kullandığım packard bell dizüstünü almam ise iki sene öncesine denk gelir. özellikle yurtta çıldırmamı engelleyen bu aleti alma olasılığım doğduğunda piyasayı çok iyi incelemiş, kafamda fiyat-performans tabloları yaratmış ve seçenekleri ikiye indirmiştim. biri çok makul fiyata harika sistem sunan packard bell, diğeri giriş seviyesi macbook. macbook'a son ana kadar tavdım ama mantığın sesini dinleyerek packard bell aldım ve pişman değilim. daha sonradan müzisyen bir arkadaşın sahne bilgisayarı olduğunu fark edecek, iki arkadaşın daha aldığını öğrenip 'lan olm bizimkilerin ekran kartı yetmez o oyuna' muhabbetleri çevirecektik. oyun da oynamıyordum eskisi kadar zaten. internet açılmak gereken yeni bir mecra olarak gözlerimin önüne serilmişti. hayır aslında dağın tepesindeki yurtta yapacak başka iyi şey yoktu. aradaki geçişlerde nice handheld alet kullandım, onları da anlatırım ilerde -.-' (henüz böyle diyip anlattığım şey olmadı. bkz: tuvalet yazısı)

1 comment:

Yahnili Makarna said...

''Tuvalet yazısı'', yazısı , bekliyoruz dört gözlen