20071223

hayalet hikayeleri

yarım saattir öyle bir haldeyim ki, biri arkamdan gelse böh dese başımın tavana vuracağına inanıyorum. internette gezerken hayalet fotolarıyla ilgili bir site buldum. genelde spoof kokar böyle şeyler ama adamlar bu gerçek olamaz demiş bazılarına, ordan gönlümü aldılar biraz. neyse ben 'aa bu sahte, bu gerçek olabilir, lan lense parmak dedirmişsin' diye resimden resme geçerken tansiyon biraz yükselmiş farkında olmadan. neden yükselmiş, zaten ufaktan sızmışım, soğuk pizza yiyorum, winampta air dönüyor. virgin suicides albümü. ben bazı şarkıların isimlerini vereyim siz anlayın içinde bulunduğum halet-i ruhiyeyi. ulan ruh dedik yine bak -_-' cemetary party | dark messages | ghost song | empty house | dead bodies | suicide underground ki aynı ada sahip filmi izlediyseniz/kitabı okuduysanız atmosfer bin beşyüz. tavsiyemi de verdim arada. ben veletkene bazen halamla babam eskiden konuşmaya başlar, yanılmıyorsam teyzelerinin köşküne kalmaya gittiklerinde olan bir takım olayları çıtlatırlardı birbirlerine. ama ufağım ya ben, anlatmazlardı. 'anlatırsam gece uyuyamazsın' derlerdi. sonra ben büyüdüm doğal olarak. onlar da anlattı. bostancı civarlarında, o zaman tarla etraf, şimdi yıkılıp üzerine apartman çıkılmış bir köşkte gerçekleşiyor olay. bizimkilerin ya teyzesi bu köşkün sahibi hanım ya da rahmetli babaannemin teyzesi. kendisi mürebbiye. neyse efendim, bu evde kalanlar çeşitli deneyimlere maruz kalıyor. öncelikle evin huyu belli olduğu için herkes kapısını kilitleyip yatarmış. köşkün ana giriş kapısı da sürgülenirmiş doğal olarak. lakin gecenin bir vakti, köşkün içindeki merdivenlerden gıcırtılar duyulurmuş, biri aşağıya iner gibi sesler. görüntü yok. ve köşkün sürgülenen o kapısı her sabah sürgüsü çekilmiş ve açık halde bulunurmuş. anlatıklarına göre bir rum kızı intihar etmiş o evde, sevgiyle ilgili sebeplerden. çok kişi gidildiğinde kalmaya, amcama odalarda yer kalmazmış yatacak, onu pencere önü bir kanepeye yerleştirirlermiş alt katta, ödü koparmış bişey olacak diye. bu hikayeyi hatırladıkça hüzünlenirim nedense. olağan birşeydir, genelde yazlık yerlerde yapılır, gece vakti toplanırsınız, o gece de herhangi bir gecedir ama artık sıkıntıdan ya ruh/cin çağırılır ya da korku hikayeleri anlatılır. birincisine asla girişmedim. bir takım tanıdığımız yapmış bu işi, yaşları otuz civarıyken, işin ortasında bir kısmı caymış, odadan en son çıkan iki kişininse yüzünün kireç beyazı olduğu anlatılır ortamlarda. ne gördüklerini de tasnif etmişler ucundan ama ben hiç girmiyim, hikayenin hikayesinin hikayesi olacak. ikincisi, dönem dönem başıma gelen birşey. dinlemeyi de severim. ama abartılırsa bir süre sonra insanın vücudundan kan çekiliyor, üşüyorsun. hele gece sahilde yapılıyorsa bu eylem, çok daha etkili. ve hep biri çıkar der ki 'hadi bırakalım burda yoksa ben bu gece uyuyamayacağım.' oysa o gecelerin hepsinde üç buçuk da atılsa mışıl mışıl uyunur. uyumak varken bir de uyanamamak var. karabasanda çok tartışılır ama çok saçma birşeydir aslında, uyku bozukluğu tamamen. bugün berk yesin tatlıları, akşam beşte yatsın uymaya çalışsın al sana karabasan. liseye yeni geçmiştim, hergün karabasan denilen olayı yaşardım, alışmıştım artık. geçmesi için sakin olup uyurdum tekrardan. şöyle bir kötülüğü var ki, odaya birisi girer bazen, seslenmek istersiniz, olmaz. o adamı gerer işte. birde karabasan halindeyken birisi sizi uyandırmak isterse çok sakat olur gibi geliyor, neyse ki başıma gelmedi. eheh alacakaranlık kuşağına döndürdüm. geleneği bozmayalım. hikayeniz varsa yorum bölümünde anlatınız. gece uyuyamayalım hep beraber <3

No comments: